Durmuş Ali Sarıcan Şiirleri
-
Unuttuk gittik gel gör hele (2019/08)
-
Köyüm (2015)
-
Unutma (2010)
Köyümüzdeki havayı doğayı
Yatarken edeceğimiz duayı
Yaktığımız teneke sobayı
Unuttuk gittik gel gör hele
Oturduğumuz sergi hasırı
Elimizdeki oluşan nasırı
Odalarda geçtiğimiz fasılı
Unuttuk gittik gel gör hele
Evimizdeki kara tencereyi
Tek camlı o küçük pencereyi
Sandığımızdaki tek çeyreği
Unuttuk gittik gel gör hele
Büyüklerin eline su dökmeyi
Otururken diz çökmeyi
Birde gör el öpmeyi
Unuttuk gittik gel gör hele
Eski sergimiz olan çulu
Yazılıya giden o yolu
Zarfın üstündeki pulu
Unuttuk gittik gel gör hele
Evlerde yapılan taş yapıyı
Evin büyük kapısı porta kapıyı
Hele tek kalan dul kapıyı
Unuttuk gittik gel gör hele
Tabaneye ektiğimiz soğanı
Güttüğün o büyük boğanı
Dünyamıza yeni doğanı
Tuzlamayı unuttuk gittik gel gör hele
Evimize yapılan çamur sıvayı
Yağ kattığımız o küçük tavayı
Köyümüzdeki o güzel havayı
Unuttuk gittik gel gör hele
Saman taşıdığımız geriyi
Üstünde oturduğumuz deriyi
Yaşadığımız tüm bu seriyi
Unuttuk gittik gel gör hele
Gezdiğimiz güzelim dağları
Üzümünü yediğimiz bağları
Çömlekteki o tere yağları
Unuttuk gittik gel gör hele
Ektiğimiz mısır ve darıyı
Bal alırken sokan o arıyı
Evde yalnız kalan koca karıyı
Unuttuk gittik gel gör hele
Yemek yediğimiz ağaç kaşığı
Uğruna herşeyi yapan aşığı
Gaz lambasından loş ışığı
Unuttuk gittik gel gör hele
Evimizdeki toprak damı
Çevremizdeki güzelim Çamı
Çektiğimiz bütün derdi gamı
Unuttuk gittik gel gör hele
Çift sürdüğümüz o kara sabanı
Saman doldurduğun o yabanı
Evde yanlız kalan babanı
Unuttuk gittik gel gör hele
Ekmek pişirdiğin o sacı
Abi kardeş abla ve bacı
Karnını doyurmayan açı
Unuttuk gittik gel gör hele
Başımıza bağladığımız sarığı
Bahçemize yaptığımız garığı
Ayağımızda oluşan onca yarığı
Unuttuk gittik gel gör hele
Çayır guyuya ektiğimiz keleği
Üstümüze giydiğimiz kıl yeleği
Un elediğimiz küçük eleği
Unuttuk gittik gel gör hele
Annelerimizin yaptığı böreği
Pekmezden yapılan o çöreği
Kar kürüdüğümüz tahta küreği
Unuttuk gittik gel gör hele
Ateş yaktığımız çakmak gavı
Nadas ederken topraktaki tavı
Kışın yapılan o tavşan avı
Unuttuk gittik gel gör hele
El ile dönen değirmen taşını
Lezzetine doyulmayan erikli aşını
Düğenlere çaktığımız çakmak taşını
Unuttuk gittik gel gör hele
Tarlada bahçede çapa vurmayı
Büyüklerin yanında nasıl durmayı
Hısım akrabayı arayıp sormayı
Unuttuk gittik gel gör hele
Yoğurt biriktirdiğimiz tuluğu
Sapan yaptığımız lastik yuluğu
Çamların içinde aldığımız soluğu
Unuttuk gittik gel gör hele
Ekin ot biçtiğimiz orağı
Damımıza döktüğümüz çorağı
Sılamız köyümüz durağı
Unuttuk gittik gel gör hele
Güttüğümüz keçiyi koyunu
Düğünlerde oynadığımız oyunu
Ebemizin dedemizin soyunu
Unuttuk gittik gel gör hele
Yoğurt katdığımız o küçük çömleği
Kaput bezinden giydiğimiz gömleği
Ağzımızdan çıkacak güzel cümleyi
Unuttuk gittik gel gör hele
Küçükken yattığımız beşiği
Davar güttüğümüz o keçiyi
Kapımızdaki atladığımız eşiği
Unuttuk gittik gel gör hele
Köyün girişindeki çifte hanı
Davarın boynuna taktığımız çanı
Çalışırken elinden akan kanı
Unuttuk gittik gel gör hele
Bilmediğin akraba sayını
İhmal ettiğimiz emmi dayını
Kardeişine alıp görmediğin kayını
Unuttuk gittik gel gör hele
Ekin sürdüğümüz harmanı
Beline kocaman kuşak sarmanı
Odun için kocaman kütük yarmanı
Unuttuk gittik gör hele
Damdaki akan çörteni
Öküzüne embel dürteni
Saçını başını örteni
Unuttuk gittik gel gör hele
Orada bir köy var bize ırak
O köy bizim köyümüz Durak
Damımızı örter kırmızı çorak
Irakta olsa hemen köyümüze varak
Köyümüzün girişinde vardır hanı
Mezarlıktır hemen alt yanı
Çıkta köyümüzü birde tekkeden tanı
Köyümün eski hali kafamda bir anı
Köyümün üstü oksijen deposu erenler
Zirvesinde yatır hep erenler
Her zaman anılır hizmet verenler
Çıkmak istemez köyümüze girenler
Meşhurdur köyümün kör kuyusu
Bazen oradan alırız soğuk suyu
Köyümün bozulmaz inşallah huyu
Unutamayız senide çayırkuyu
Köyümüz bakar küpeye
Hele çıkta gör erenlerin tepeye
Gevenni gelir çıktınmı az öteye
Köyüm ağır basar koysalar kefeye
Yolumun üzeri kızılcagedik
Bahçe ektiğimiz yere tabane dedik
Elma ağacı ekip bakmadan yedik
Elmaları gibi ormanlarıda ihmal ettik
Köyümde var birde devrandardı
Onun komşusu birde düşşam vardı
Çukuryurda gittiğimiz yer hesenindardı
Birde bakın yazılıyı yörükler sardı
Meşhurdur köyümün tatlı aşı
Görmeye değer birde yazılı taşı
Çok güzeldir ilerde dikmenin başı
Göremezsen köyü üzülme başını kaşı
Kalmadı köyümüzde üzüm bağları
Kalmadı köyümün güzel çam dağları
Kalmadı köyümün o sade yağları
Kalmadı eskiler sahip çıkmıyor kalan sağları
Kalmadı köyümün orman korusu
Kalmadı odunun yaşı kurusu
Kalmadı bulandı içecek duru suyu
Elbet sorulacak bunların sorusu
Simdi çıkalım birde gerdaşa
Maddiyat hasret etti gardaşı gardaşa
Ekmek davası, gelen çekilir başa
Unutma devamlı muhtaçtır göz kaşa
Köyün güzelliğini gösterir gelip geçene
Özlem duyarım köyde ekin ot biçene
Helal olsun köyüme gelip su içene
Saygı duyarım köye bir ağaö dikene
Unutmam seni inlerden su ini
Yemek masamız bakır sini
Köyümüz bilmez düşmanlığı kini
Unutma köyünü gezsende Almanyayı Çini
Unuttuk bitti gitti ananeler
İmecemiz bitti çoğaldı bahaneler
Saygı bitti çoğaldı sananeler
İrtibatlar bitti çoğaldı bahaneler
Köyünü unutma iyi tanı
Köye girişte görürsün hanı
Mesken tutsanda İstanbulu Vanı
Yine geleceğin o hanın yanı
Yaban elde versende canı
Yine ziyaret edeceksin hanı
Unutmaz kimse bitsede damardaki kanı
Unutma köyünü etrafını birtanı
Hasretim seherde esen yeline
Hasretim yukardaki rize beline
Hasretim tabaneden akan seline
Hasretim köylümün o nasırlı eline
Köyünden uzaklaşma o boşa
Köyüne gel konmadan musalladaki o taşa
Köyünü unutma olsanda işadamı paşa
Köyü tanıttın Sakin sen çok yaşa
Antika oldu köyümün kara sabanı
Unutma köyünü ananı babanı
Memleket olmaz elin yabanı
Takdir ederim senin bu çabanı
Durmuş Ali’dir bunları yazan
Köye sevgiden sanmaki ozan
Çıkmaz inşaallah bu sevgiyi bozan
Uzak durma gel sende kazan